tuhaf takıntılar

ev dışında hiçbir yerde tuvaleti kullanamamak. biraz daha burada kalırsam patlayarak öleceğim

halının çizgilerine basmamak için atlayarak yürümeye çalışmak

bozuk duran bir yer görünce direk düzeltmeye kalkmak,sürekli saati kontrol etmek.

yolda yürürken kirmizi karelere basmadan yürümek bi keresinde 4kare ard arda dizilmiş geri çekilip koşarak atlamisdim herkes bana malmism gibi bakdi ama mantıklı bir bakisdi

ellerim ıslak kalmamali , bana ıslak elle dokunulmamali , yemek yedikten sonra elleri falan yikansa bile dokunulmamasi ve opulmemem,sivi yag kati yağ dokunamam,sigaranin mentolunu mutlaka yaktiktan sonra patlatmaliyim

yaptığım bir şeyi genelde 3 kez kontrol ederim.

duvarları bir ayna olarak görmek ve gözlerimden lazer sıktığım zaman nereye kadar gideceğini hesaplamak. anlatılmaz yaşanır..

başkasının evinden gelen yemeği yiyememek

bizim bir akrabanın küçük oğlu köyde klozet yok diye 3 gün sıçmamış tutmuş olum bu nasıl takıntı derdin ne senin aq

saatin dakikasını ve saatini toplatıp çift sayı yapmaya çalışırım.

tatlı çatalından başka çatal kullanamamak,,

atasözleri ve deyimlerin doğru kullanılması gibi bir takıntım var

girdiğim odanın kapısı açık olmayacak, her zaman kapanacak, elim dolu olsa bile..

playlist i rastgeleye alıp, dinlemek istediğim şarkı çıkana kadar nextlemek

yolculuk yaparken tabela ve araba plakası okuma takıntım küçükken ezberlemeye bile çalışırdım

saat tiktagına takıntım var uykusuzluktan ölsem bile saat sesi duyuyorsam uyuyamam

seramik uçtan baska uçla yazı yazamamak faber üçgenden başka uçlu kalem kullanamamak renkli kalem takıntısının dibiyim

biri yanımda parmaklarını kıtlatırsa nefes alamıyorum

dolap kapakları. o an kullanılmadığı halde açık bırakılan dolap kapağını bunu yapan kişinin kafasında parçalamak isteyecek kadar takıntılıyım

otururken, yatarken, uyurken, hareketsiz olduğum her anda istemsizce ayaklarımı sallıyorum. hareketliyken zaten sallıyorum. ayaklarım sabit duramıyor :(

dolabımda akılıktaki kıyafetlerin hepsi sağa bakarken annem hiç umursamada sola doğru takıp astığı zaman hayat önemini kaybediyor düzeltirsem düzeltirken ayrı sinirleniyorum üşenip düzeltmezsem her açtığımda sinirleniyorum

sigarayı yakmadan önce yalıyorum

tam şarkıyı değiştirecegim fakat saat tam o sırada 21:20 olunca değiştirmiyorum listeyi görmeden değiştirip 21:21 de duruyorum hangi şarkı geliyorsa bi mana çıkarmaya çalışıyorum

içmesem de baş ucumda bi' şişe su olmadan uyuyamıyorum.

elimde sigara olsa bile sigarayi ağzıma alip elimi cebime koyarım

yolda giderken arabaların plakalarından bişey türetmeye çalışırım olmazsa sinirlenip hızlanıyorum

kırmızı kaldırım taşlarına basmadan yürümek

başkasının çorabına dokunamıyorum. yen'i yıkanmış olsa bile.

nokta nokta şeyleri gördüğümde ağlmam

iç yanak yeme

biri benim yastığımda yatmışsa o yastık o gün mutlaka yıkanıyor

sağ tarafta yürümek

çöpçüler çöp arabasına yetişemeyecek diye korkarım hep

başkasının soluğunu işitmek beni delirtiyor. duymamak için o kişiyi öldürebilirim bile.

takıntılar.. eskiden kaldırım taşlarına basarken gri kırmızı her neyse tam ortaya dikkatle basardım her ikisinin ortası olmazdı. artık öyle şeylere pek dikkat etmiyorum.

sayı takıntım var. tuhaf değil aslında. genel olarak çoğu insanda var bu ama mesela sözlükte 303. günüm olmuş bugün. 300. günde bugün sözlükte 300. günüm diye entiri girmem gerekiyordu. takıntı işte. giremedim diye üzüldüm. onun yerine 365. günde gireceğim inşallah.

kitap arasında biriken silgi tozlarından nefret ederim kitabı ortadan ikiye ayırmak pahasına da olsa o silgi tozlarını temizlerim.

el kremi ve ıslak mendillere dokunamıyorum. dokunursam istem dışı olarak nefes almada zorluk çekiyorum.

dizi film marka dükkan vs isimlerini gavatla değiştiririm

direkt adımı yazılıp mesaj atıldığında lan yine ne bok yedim diyorum yada emoji kullanmadan konuşulduğunda geriliyorum çok saçma aq ne takıntılı insanım sal gitsin

bulunduğum ortamın kapısı kapalı olacak. ne pahasına olursa olsun. hele okulda falan kesinlikle kapalı olması lazım. o kapı açık kaldıkça ben sinirleniyorum tuhaf şekilde.

ayran, kola, meyve suyu hiç fark etmez. bunlardan birini içtikten sonra muhakkak su içmem lazım.

çaya şeker atarken belli bir ölçüm yok. ne zaman tatmin olursam atmayı bırakırım. tabi 4-5 kaşık atmıyorum. aynı zamanda karıştırırken de böyle. şekerin eridiğini görsemde tatmin olana kadar karıştırırım.

yatarken çok sıcak olduğunda yastığı ters çevirip soğuk yüzüne yatmak

bulaşık makinesinin çatal kaşık bölümüne kirlileri dizerken, kaşıkları çatalları ayrı ayrı bölmeye diziyorum. bütün çatallar kaşıklar ayrı ayrı olmalı, eğer annem karışık dizerse düzeltiyorum... kaşıkları koyduğum bölmeye bıçak falan koyarlarsa sinirleniyorum ama geçiyor sonra.

kullanacağım bardağı koklamadan bir şey icememek

bir ara önemli eşyalarımı numaralandırarak sayıyordum tek tek. kapıların kilitli olduğunu bildiğim halde tekrar tekrar kontrol etmek hatta iyice emin olmak için kilidi açıp tekrar kilitlemek. kendi kendime aptal totemler yapmak (yerdeki çöpü almazsan başına kötü bir şey gelecek. bu arada çöp benim değil. )

kaldırımda yolda vs yürürken taşlara ve renklerine dikkat etmek. bazılarına basmamaya çalışmak, bazılarına ise özellikle basmak...

Aldığım bir şeyi beğenmemişsem onu yok ederim.

Böyle yarıda kalmış rakamlara gıcık oluyorum. Yani 9 olan şeyin 10 olması gerekiyor. Sırf bunun için burada bir çok kez + veya - vermişimdir:(